Böğürtlen Kışı, Sarah Jio
ARKADYA Yayınları, 357 sayfa
Çeviri: Duygu Parsadan
''Kalbinizin derinliklerine işlenen acıyı tek kelimeyle nasıl dile getirirsiniz ?''
Sarah Jio ilk kitabını 2012’de çıkarmış,’Mart Menekşeleri’ kendini
okuyucunun ellerine bırakmış yeni
yazarlarımızdan yani, ne hoş. Benim ise okuduğum ilk Sarah Jio kitabı,
üstelik 1 günde bitirilebilecek kadar akıcı bir dile sahip.
Kitap okuyucuları arasında bir kesim var
best seller okumayan ya da romantik
kitaplar diyeyim. Sanırım boş geliyor onlara klasik yoğunluklu okumak
istiyorlar.Anlayamadığım şey ise sen best seller sevmiyor olabilirsin, sana dolu gelmiyor olabilir, romantikten hiç hoşlanmıyor olabilirsin ama kalkıp best seller okuyucusunu kötülersen yerden yere vurursan olmaz, kitap okuyuculuğu benim gözümde bu demek değil.
Varacağım nokta şu işte Böğürtlen Kışı da öyle fazla düşündürmeyen ancak kalbinizde
bir yerlere dokunan merakla okuduğunuz ama beyninizi de çok yormayan bir kitap.
Açıkçası ben böyle kitapları hep sevdim ve seviyorum. Bana göre bir kitapta
altını çizdiğiniz tek bir cümle bile olsa, o kitap sizindir, o cümle işte sizin
ondan kazancınızdır.
Kitabın Konusu
Böğürtlen Kışı, bir annenin çocuğunu kaybettiğinde
neler yaşadığını anlatıyor. Tek çocuğu
ve kendisi küçük bir evde yaşayan Vera Ray, bebeğine bakabilmek için çalışmak
zorundadır. İşe geceleri gidip sabah geldiği için küçük Daniel’ını her akşam
uyutur ve öylece çıkar evden, mayıs ayında mevsimsiz gerçekleşen kar
fırtınasının olduğu bir akşam yine işe gidip geldiğinde, bebeğinin yatağının
boş olduğunu görür. Kitabı okurken eminim ki özellikle anne olanlar çok
etkileneceklerdir. Canından bir parça olan çocuğunun döndüğünde bıraktığın
yerde olmaması nasıl bir acıdır?
Kitabın bir de ikinci bir kısmı var Vera Ray’in yaşadığı
olay 1933’te gerçekleşiyor. Diğer kısım ise şimdiki zamanda yaşayan Claire
Aldgride karakterini anlatıyor.Yani kitabımız iki zamanda geçiyor. Bu iki
zamanı birleştiren şey ise mevsimsiz fırtına, Böğürtlen Kışı. Gazeteci olan Claire’den
yaşadığı zamandaki mayıs ayında patlayan
kar fırtınasını araştırması isteniyor. Olaylar ise tam burada çakışıyor çünkü
bu fırtına ilk değil seksen sene önce 1933’te yine aynı tarihte bir Böğürtlen Kışı
olayı daha oluyor!
Kitap Hakkında
Benim kendi yorumuma gelirsek, klasik okumayı çok severim
bana çok şey kattığını düşünürüm bunun yanında pembe kitaplar da
vazgeçilmezimdir. Okurken beni içine alır sürükler, merak ederim,
heyecanlanırım, anlayacağınız bu tarzı da çok severim. Böğürtlen Kışı da işte
tam bu tarz; duygularınızı yükselten, empati kurmanızı sağlayan, ben asla öyle
yapmazdım, evet ben de böyle yapardım dedirten, yani onunla arkadaş gibi
konuşmanızı sağlayan bir kitap.
Okurken bazı genel notlar almışım sanırım bu kitaptan
çıkardığım dersler olarak yorumlayabiliriz bunu. J
Anne sevgisi, hamilelikte özen, felaketlerden sonra karı-koca ilişkileri,
gerçek sevginin kaybedilemeyeceği, empati kurma yeteneği, sıralamışım böyle
notlarımı. Bu kitaptan benim kendi adıma çıkardığım dersler.
Birkaç tanesini açacak olursam bu kitabın en önemli noktası
bence bir annenin çocuğuna duydugu saf sevgi. Annelerimiz bizim değerlimiz,
bizi sorgulamadan dinleyen, anlayan seven, yerine başkasını koyamayacağımız,
sevgisini bitiremeyeceğimiz, en değerli hazinemiz. Kitabımızın annesi Vera Ray’in
Daniel’ını kaybettiğinde yaşadıkları, dünyaya sığamaması, nefes alamaması, en
küçük onu bulabilme umuduna tutunup hiç düşünmeden kararlar alması; anne
sevgisinin büyüklüğü olsa gerek. O sadece bir kitap karakteri değil aynı
zamanda gerçek, ne kadar değerli bir sevgi. Kitabı okurken bu sevgiyi
anlayacağınız bir olay daha var ancak spoiler olmaması adına ben yazmıyorum,
eğer okursanız anlarsınız. J
Kitabın sonlarına doğru dikkatimi çeken bir diğer önemli
nokta ise gerçek sevgi ne olursa olsun,
dönüp dolaşıp sahibini buluyor. Bu ister anneye, ister sevgiliye istersen de
bir eşyaya olsun. Sevginiz eğer gerçekse gidiyorsunuz, kaybediyorsunuz belki ancak bu tam anlamıyla bir kaybediş değil. Mutlaka
geriye gelip, onunla tekrar kavuşuyorsunuz.Hayatınızda gerçek sevgiler
olmasını dilerim J
Son olarak değinmeden geçemeyeceğim, fazlasıyla duygusal
özellikle son sayfalarına doğru ilerlerken gözlerimin dolmasına engel
olamadığım, satırlar yazmış Sarah Jio.
Bu tarz kitap severler için tavsiyemdir. Elimden geldiğince
yazarımızın diğer kitaplarını da okumaya çalışacağım, kesinlikle stilini
beğendiğim bir yazar oldu.
Altını Çizdiklerim
'' Görünen o ki Seattle büyük apartmanlara ve Starbucks'lara doymuyor. '' (Görünen o ki tarihi ve yeşili katletmek sadece bizim ülkemizle sınırlı bir şey değil. )
'' Anahtarların sesi, aynı zamanda 'birlikte' yol alan iki insanın sesiydi. ''
'' Sırlar böyledir, her zaman yollarını bulurlar. Bu bir ömür sürse bile. ''
'' Bu dünyanın neyi vardı böyle? Kensington gibi bir soyadı sizi özel yapabiliyorken, Ray gibi bir soyadının sizi önemsiz, unutulabilir kıldığı bir dünya mıydı bu? ''
'' Gerçek aşkını kaybetmek, sağ elini kaybetmek gibi bir şey. Tam olarak böyle bir his. Her şey daha fazla çaba gerektiriyor. O yokken her şey daha farklı hissettiriyor. ''
'' Şu gözlerinle bana bir kere bakıp, dünyada inandığım ne varsa sorgulatabilirsin. ''
'' Gençlerin çoğu, bugüne ait olmayan hiçbir şeyle ilgilenmiyor. ''
'' Çoğu insanın sandığının aksine gerçek arkadaş, sen zor bir dönemden geçerken yanında koşan değildir. Bunu herkes yapar. Gerçek arkadaş, kendisi mutlu değilken senin mutlu olmana sevinen - hatta mutluluğunu kutlayan - kişidir. ''
Sizler için seçtiğim bu yazımızın şarkısı keyifli okumalar ve dinlemeler :)
-B.
Kitp hakkındaki yorumlarınıza katılıyorum gerçekten bir solukta bitti ve yüreğime dokundu hemen gidip yazarın ilk kitabını da. aldım Mart Menekşeleri
YanıtlaSilTeşekkür ederim. :) Keyifli okumalar.
Sil