canyayinlari etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
canyayinlari etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Kasım 2014 Salı

Kitap İncelemesi - 12: Kırmızı Pazartesi, Gabriel Garcia Marquez



Kırmızı Pazartesi
Gabriel Garcia Marquez

Orijinal Adı: Cronica de Una Muerte Anunciada
Çeviri: İnci Kut
Can Yayınları
119 Sf


Yazar Hakkında: Gabriel Jose de la Concilacion Marquez Kolombiyalı, tüm Latin Amerika'da Gabo olarak bilinen yazar, romancı, hikayeci ve oyun yazarıdır. 1982 Nobel edebiyat ödülü Sahibi Marquez, 14 Nisan 2014 tarihinde vefat etmiştir.






Kitabın Konusu: Kırmızı Pazartesi, yazarın 1981 yılında yayımlanan yedinci romanıdır. Polisiye türünde yazılmış bu eser, sonu başından belli bir namus cinayetinin sır perdesini aralıyor. Evlendiği gece bekaretinin bozulmuş olduğu ortaya çıkan Angela Vicario, bu olayın sorumlusu olarak Santiago Nasar'ı tutar. Ailesinin namusunu temizlemekle yükümlü Vicario kardeşler, tüm halka Santiago Nasar'ı öldüreceğini duyurur ve olaylar bu yönde gelişmeye başlar.

Kitap Hakkında: Kırmızı Pazartesi, Gabriel Garcia Marquez'in okuduğum ilk eseri ve bu kısa romandan yazarın ne kadar zeki olduğunu keşfetmek mümkün. Katil, kurban ve cinayet sebebi bize ilk sayfada verilmiş olsa da, son cümleyi okuyana kadar olayı kurgulamak kolay değil. 

Kitap yazarın ağzından, çocukluk döneminde işlenmiş bir cinayeti, buna şahit olmuş halkın
ifadeleriyle birleştirerek adım adım anlatılıyor. Kız kardeşlerinin namusunu temizlemekle görevli Vicario ikizleri, Santiago Nasar'ı öldürmeyi aslında hiç istemezler ve belki birileri bu duruma engel olur umuduyla, cinayeti işleyeceklerini orada yaşayan her insana duyururlar. Ancak insanlar ya Vicario kardeşlerin çok sarhoş olup yalan söylediğini  ya da elbet birilerinin engel olacağını düşünüp bu olayın üstünde durmaz.

Angela Vicario'nun ağzından çıkan ve hiçbir kanıtı olmayan tek bir cümle ile Santiago Nasar bu yanlış düzene kurban gitmiştir. Suçlu kim? Vicario kardeşler mi yoksa, ölüme defalarca engel olunabilirken hiçbir şey yapmayan ve bu cinayeti meşrulaştıran halk ve yanlış ahlak anlayışı mı? Otopsisi bile peder tarafından yapılan kahramanımızın cansız bedeni, namus cinayetinin aslında hiçbir şeyi değiştirmediğini de bir kez daha gözler önüne seriyor.




"Kader bizleri görünmez kılar."




Herkese keyifli okumalar ve dinlemeler. :)


- P.

14 Eylül 2014 Pazar

Kitap İncelemesi - 8: Aldatmak, Paulo Coelho




Aldatmak
Paulo Coelho

Orijinal Adı: Adultery
Çeviren: Emrah İmre
Can Yayınları, 271 Sf

Kitabın Konusu: 31 yaşındaki Cenevreli gazeteci Linda'nın kusursuz hayatına giren depresyon belirtileri ve bununla baş etmesi üzerine deneyimlediği maceraları anlatan bu kitap, imkansız aşkın gölgesinde parıldamaya çalışan duyguları bize sunacak.

Kitap Hakkında: Evet, uzun zamandır okumayı düşlediğim Paulo Coelho'nun son kitabı "Aldatmak" ile karşınızdayım. Daha evde duran ve okumam gereken bir sürü kitap olmasına rağmen bu bebeği raflarda bırakmaya gönlüm razı olmadı ve aldım. Kitabın adı ve kapak resmi içeriği hakkında hayli hayli bilgi veriyor bize ama Coelho'nun eserlerini biri size baştan sona anlatsa dahi okuduğunuzda yine yeni şeyler öğrenmiş olursunuz. Onun eserlerini böyle yapan da kaleminin güzelliği zaten.

Anne Karenina ve Bihter Ziyagil'in ardından şimdi de tarihin yeni tutkulu kadını Linda. Güzellik, zengillik, kariyer, sağlıklı iki evlat, evrenin kusursuz eşi yakışıklı kocası ve insanları şanslı kılan, aklıma henüz gelmeyen diğer ayrıntılara sahip bir kadın. Gençlik yıllarında düşlediği o hayatı gerçekleştirdi ama kendini mutlu hissetmiyor. Her sabah gözlerini açtığında tekrar kapamak istiyor ve bu düşünceye sahip olması bile kendini suçlu hissetmesine sebep oluyor. 

Her şey yolunda giderken kalbinin derinliğine giren bu mutsuzluğu nasıl yenebilir? Borcun verdiği sıkıtı parayla, hastalık hali sağlıkla, yalnızlık yeni bir insanla giderilebilir peki ya kusursuzluk anında mutlu olmak için insan ne yapabilir?

Sorusuna cevap bulamayan Linda, içinde bulunduğu durumdan kendini kurtarmak için sürekli bunun geçici bir dönem olduğunu hatırlatıyor kendine. O yaşadıklarını kabul etmek istemedikçe, karşısına çıkan en ufak ayrıntı bile hayatını mahvetmek için fırsat kolladığı bir canavara dönüşüyor. Tam o esnada karşısına ergenlik çağında aşık olduğu o insan, Jacob König çıkıyor ve Linda tutkunun yokluğunu gidermek için kollarını sıvıyor.

Linda'nın iş yaşantısı, kusursuz evliliği, yasak aşkı ve iç dünyasında ilerleyen bu kitap; aslında kadınlara dayatılan rolü de inceleme altına alıyor. Aldatan taraf erkek olunca normal karşılanıyor, belki ayıplanıyor ama çok da uçarı tepkiler verilmiyor; peki bunu yapan bir kadın olursa? Ve bu kadının eşini aldatmak için geçerli tek sebebi dahi yoksa? En bilinçlimiz bile, etrafında bir kadının aldattığını duyduğunda şok bir halde dinliyor onu. 

Halbuki Kübalı Şaman Linda'ya durumu açıklıyor, aslında erkekler kadınlardan daha fazla meyilli değiller aldatmaya, ikisi de eşitler ama kadın daha iradeli diye böyle istatistikler çıkıyor karşımıza ve bunu çok güzel bir örnekle dile getiriyor:

Erkeğin aldatması 11 dakikadır, ama kadın bunun meyvesini 9 ay karnında taşır.

Jacobla beraberken eşini aldatan, yuvasını tehlikeye sokan, çocuklarının geleceğini önemsemeyen bir şeytana dönüşen Linda, akşam ailesine kavuştuğunda sofrayı kuran bir melektir. Bu iki karakterin tek bünyede barınması onun uykularını daha da kaçırır. Fakat onun gibi insanlar hiç mi yok, hatta sayıları oldukça fazla... 

Jacob'a hissettikleri aşk mı? Tutku mu? Geçici bir heves mi?
Kusursuz evliliği artık tehlike altında mı?
Kocası her şeyin farkında mı? 
Bunların bir önemi yok.
Önemli olan sevgi.
"Çünkü yaşamak sevmektir."

Aldatmak, sadece sevdiğin insanı bir başka bedenle cezalandırmak değildir, yeri geldiğinde kendimizi, bir çocuğu da aldatabiliriz. Kaçınılmaz ve yanlış bir olaydır bu. 
Peki yanlış şeyler doğru insanlarla kesişirse ne olur? 

Bu kitabı okuduğunuzda, beklediğinizden daha farklı bir hikayeyle karşılaşacağınızı düşünüyorum. Çünkü bu kitapta bir insanı ancak sadece kendi suçlayabiliyor.
Herkesin herkese karışabildiği bir toplumda, 270 sayfalık bu aydınlık sizce de güzel değil mi?




Çok fazla altını çizdiğim yer olduğunun farkındayım, bunlar içlerinden elediklerim üstelik. Hepsini yayınlarsam acaba okuyanlara haksızlık mı etmiş olurum diye düşündüm fakat, "bu kısım belki de kitabı okuduktan sonra atladığı yerleri farketmek isteyen insanlar içindir," deyip yayınlama kararı aldım.




*



"Kadınlar sözcüklerle ifade edilemeyen bir lisanı anlama konusunda erkeklerden daha üstündürler."

"Hiç farkettin mi, trafik kazalarının ölüm oranı çok daha yüksek olmasına rağmen insanlar arabalardan çok yılanlar ve örümceklerden korkarlar. Bunun sebebi zihnimizin hala yılanların ve örümceklerin ölüme sebep olduğu mağara devrindeymişiz gibi işlemesidir. Aynı durum erkeğin birden fazla kadına ihtiyaç duyması için de geçerlidir. O zamanlar doğa, ava çıkan erkeğe şunu öğretmişti: Önceliğin, türünü devam ettirmek; olabildiğince fazla sayıda kadını hamile bırakmalısın."

"Sevgi duygudan ibaret değildir, bir sanattır. Sanatta olduğu gibi sevgide de ilham yetmez, emek vermeden olmaz."

"İnsanlar arasındaki büyülü ve gizemli ilişkileri sürekli anlamlandırmaya çalışan kişiler hayatın sundupu güzelliklerden mahrum kalırlar."

"Doğru erkeği sevmeyi öğrenmek mümkün müdür? Elbette mümkündür. Esas mesele, yoldan geçerken kapıyı açık görüp izinsiz içeri giren yanlış erkeği unutabilmektir."

"Korkan insan asla gerçekleri göremez. Hayallerinin arasında gizlenmeyi yeğler."

"Kıskançlık bize, 'Başarmak için onca emek verdiğin her şeyi kaybedebilirsin,' der. Gözümüzü kör eder; bizi sevindiren şeyleri, mutlu anlarımızı ve bu anlarda kurduğumuz bağları görmez hale geliriz."

"Yalnız kalmaktan korkmuyorum." diye sürdürüyor anlatmayı. "Kendimi kandırmaktan, gerçekleri kendi kafama göre görmekten korkuyorum."

"Asıl bulaşıcı olan korkudur; ömrümüzün sonuna kadar bize eşlik edecek birini bulamamaktan duyduğumuz o geçmek bilmez korku. Bu korku yüzünden akıl almaz şeyler yaparız, yanlış kişiye evet deriz ve tek doğru kişinin o olduğuna, karşımıza Tanrı tarafından çıkarıldığına kendi kendimizi inandırırız."

"Gördüklerini kalbine işle. Yaşadıklarını başkalarına göstermekten daha önemlidir bu. "

"Bilgelik ve tecrübe insanı olduğundan farklı birine dönüştürmez. Zaman insanı olduğundan farklı birine dönüştürmez. İnsanı olduğundan farklı birine dönüştüren tek şey sevgidir."

"Merhamet, sevginin kendini belli etme biçimlerinden biridir."




Bu da sizler için seçtiğim şarkı, röyksopp - something in  my heart.

Hepinize keyifli okumalar ve dinlemeler! :)

- P.


LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...