1 Eylül 2014 Pazartesi

Kitap İncelemesi-4 : Beyoğlu'nun En Güzel Abisi, Ahmet Ümit



Beyoğlu'nun En güzel Abisi
Ahmet Ümit 

Everest Yayınları, 412 sayfa

''Aşk, yaşamı; cinayet, ölümü sıradanlıktan kurtarır.''

Kitabın Konusu

Yılbaşı gecesi işlenen bir cinayet... Tarlabaşı'nın arka sokaklarında bulunan bir erkek cesedi. Öldürülmüş erkeklerin en yakışıklısı, belki de en kötüsü. Karanlık sırların ortaya çıkardığı utanç verici bir gerçek. Gururlarının kurbanı olmuş erkekler, onların hayatlarını yaşamak zorunda olan kadınlar. Bu cinayetler yatağında, bu kötülükler bahçesinde, bu insan eti satılan can pazarında masumiyetini korumaya çalışan bir adam. Bir zamanlar İstanbul'un en gözde yeri olan Beyoğlu'nun hazin hikâyesi. 


Kitap Hakkında 

Türkiye’de polisiye roman alanında kendinden fazlasıyla söz ettiren bir yazarımızdır, Ahmet Ümit. Okumayı  uzun zamandır istememe rağmen fırsatını henüz  yeni  bulabildim. Diğer kitaplarını okumayı da sabırsızlıkla bekliyorum.

Bu türde okuduğum ilk roman olmakla birlikte aynı zamanda ilk Ahmet Ümit kitabımdır. Bu nedenle değerlendirmemi  okurken bunları da göz önünde bulundurursanız çok memnun olurum.
Polisiye hakim olduğum bir tür olmamasına rağmen çok sevdiğimi ve devamını getirebileceğimi söyleyebilirim. Bu nedenle her ne kadar okuyan çoğu kişi ‘’Ahmet Ümit’in en vasat romanı’’ dese de, beni bu türle tanıştırdığı için kitabı çok sevdim.

Okurken sanki Beyoğlu’nun o eski binalarının arasında dolaşıyormuş hissi veren, seni içine çeken, yeni  ve tehlikeli bir hayatla tanışmamı sağlayan bir kitap oldu. Herkes hayat sanki sadece kendi yaşadığıymış gibi sanıyor işte kitapların bize sunduğu en büyük güzellik de bu olsa gerek, ‘farklı hayatlar göstermek’.
Mafya babaları, rant meseleleri, paranın ortada dönüşü, kadının ve kadın bedeninin hiçbir değerinin olmadığı erkeklerin kadınları sanki kendi mallarıymış gibi gördüğü bir hayat okudum.

Bizler her ne kadar uzak olsak da bunları yaşayanlar, yaşatanlar var ne yazık ki.

Baş karakterimiz Komiser Nevzat. Sanırım Ahmet Ümit’in diğer kitaplarındaki karakter de bu kişi ancak benim okuduğum ilk kitap bu olduğu için kıyaslayarak yorum yapamayacağım.
Komiser Nevzat, hepimizin polis mesleğinde görmek isteyeceği tarzda işini yapan, lakabının hakkını veren birisi. Ben Nevzat Komiser’i çok sevdim, dolayısıyla ona yaşam veren Ahmet Ümit’i de. Kesinlikle okumaya devam edeceğim bir yazar. Aynı zamanda kitabında bolca Gezi olaylarına yer verdiği için ekstra sevgimi kazanmış durumda.

Katile gelirsek, beklediğim biri değildi tabiki ancak öyle çok da sağ gösterip sol vurmamış Ahmet Ümit, sanıyorum diğer kitaplarında o katili öğrenince ‘şoka uğrama’ durumu daha yoğun. Katili öğrendiğim sıralarda içimden geçen cümle ‘ nasıl çözülüverdi birden’ oldu. Yani çözülme süreci birden gerçekleşti aslına bakarsanız böyle bir şey beklemiyordum. Sanırım tek olumsuz yorumum da bu yönde olacak.

Hızlı okunan ve kendinizi olaya kaptırmanızı sağlayan bir dili var, en azından bana bu şekilde etki etti. Beyoğlu anlatımları ve betimlemeleri ,İstanbul’da yaşayan biri olarak, Beyoğlu’na birçok kez giden biri olarak merak duygumu tekrar tekrar uyandırdı, gözümde canlandı oralar..

Özellikle sonlara doğru elden düşmeyen bir kitap olmuş ilk bölümlere göre son sayfalar daha hızlı okunuyor. Benim için bir kitabın başı ve sonu çok önemlidir, sizi içine sürüklemesi açısından. Bu kitabın sonunda da o istediğim tadı aldım. Ve evet kesinlikle tavsiyelerim arasındadır. Elinize alın ve İstanbul’un Beyoğlu semtinde gezintiye çıkın, hayatın bazı insanlar için ne kadar da acımasız olduğunu göreceksiniz.

Komiser Nevzat’ın diğer maceralarını okumak için büyük bir istek duyarak kitabımı tamamlıyorum.



Altını Çizdiklerim


''Hayatın çiğneyip tükürdüğü insanlar..''

''Etraf o kadar ıssızdı ki elli metre ötede birinin öldürüldüğünü bilmesek, sağlı sollu sıralanan sokak lambalarından süzülen sarı ışıkların altında uçuşan kar taneciklerinin yaydığı bu sahte huzura bile inanabilirdik.''

'' Aşk dünyanın en iyi mazeretiydi. ''

'' Bedenimi, aklımı yormalı, o kadar yormalıydım ki hatırlamaya, hissetmeye, düşünmeye mecalim kalmamalıydı. ''

'' Gece, yaşlı şehirlerin kusurlarını örten siyah kadifeden bir örtüdür. ''

'' Gezi Parkı'nda neler yaşandığını hatırlıyordum, korkunçtu. Hükümet acımasızca sürmüştü bizim çocukları göstericilerin üzerine. Hepimiz için utanç vericiydi. Bir kez daha anlamıştık ki bir ülkede otoriter bir yönetim varsa ilk kaybeden polis teşkilatı olurdu. ''

NOT: O kadar fazla yerin altını çizmişim ki sizlerle paylaşabildiğim sadece bu kadarı. Anlaşılan güzel cümleler açısından da doyurucu bir kitapmış. :)


Tyrone Wells - More, sizin için seçtiğim bu yazının şarkısı keyifli dinlemeler efendim.

Herkese bol ve iyi okumalar :)

- B.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...