Beyoğlu'nun En güzel Abisi
Ahmet Ümit
Everest Yayınları, 412 sayfa
''Aşk, yaşamı; cinayet, ölümü sıradanlıktan kurtarır.''
Kitabın Konusu
Yılbaşı gecesi işlenen bir cinayet... Tarlabaşı'nın arka sokaklarında bulunan bir erkek cesedi. Öldürülmüş erkeklerin en yakışıklısı, belki de en kötüsü. Karanlık sırların ortaya çıkardığı utanç verici bir gerçek. Gururlarının kurbanı olmuş erkekler, onların hayatlarını yaşamak zorunda olan kadınlar. Bu cinayetler yatağında, bu kötülükler bahçesinde, bu insan eti satılan can pazarında masumiyetini korumaya çalışan bir adam. Bir zamanlar İstanbul'un en gözde yeri olan Beyoğlu'nun hazin hikâyesi.
Kitap Hakkında
Türkiye’de polisiye roman alanında kendinden fazlasıyla söz
ettiren bir yazarımızdır, Ahmet Ümit. Okumayı
uzun zamandır istememe rağmen fırsatını henüz yeni
bulabildim. Diğer kitaplarını okumayı da sabırsızlıkla bekliyorum.
Bu türde okuduğum ilk roman olmakla birlikte aynı zamanda
ilk Ahmet Ümit kitabımdır. Bu nedenle değerlendirmemi okurken bunları da göz önünde bulundurursanız
çok memnun olurum.
Polisiye hakim olduğum bir tür olmamasına rağmen çok
sevdiğimi ve devamını getirebileceğimi söyleyebilirim. Bu nedenle her ne kadar
okuyan çoğu kişi ‘’Ahmet Ümit’in en vasat romanı’’ dese de, beni bu türle
tanıştırdığı için kitabı çok sevdim.
Okurken sanki Beyoğlu’nun o eski binalarının arasında dolaşıyormuş
hissi veren, seni içine çeken, yeni ve
tehlikeli bir hayatla tanışmamı sağlayan bir kitap oldu. Herkes hayat sanki
sadece kendi yaşadığıymış gibi sanıyor işte kitapların bize sunduğu en büyük
güzellik de bu olsa gerek, ‘farklı hayatlar göstermek’.
Mafya babaları, rant meseleleri, paranın ortada dönüşü,
kadının ve kadın bedeninin hiçbir değerinin olmadığı erkeklerin kadınları sanki
kendi mallarıymış gibi gördüğü bir hayat okudum.
Baş karakterimiz Komiser Nevzat. Sanırım Ahmet Ümit’in diğer
kitaplarındaki karakter de bu kişi ancak benim okuduğum ilk kitap bu olduğu
için kıyaslayarak yorum yapamayacağım.
Komiser Nevzat, hepimizin polis mesleğinde görmek isteyeceği
tarzda işini yapan, lakabının hakkını veren birisi. Ben Nevzat Komiser’i çok
sevdim, dolayısıyla ona yaşam veren Ahmet Ümit’i de. Kesinlikle okumaya devam
edeceğim bir yazar. Aynı zamanda kitabında bolca Gezi olaylarına yer verdiği
için ekstra sevgimi kazanmış durumda.
Katile gelirsek, beklediğim biri değildi tabiki ancak öyle
çok da sağ gösterip sol vurmamış Ahmet Ümit, sanıyorum diğer kitaplarında o
katili öğrenince ‘şoka uğrama’ durumu daha yoğun. Katili öğrendiğim sıralarda
içimden geçen cümle ‘ nasıl çözülüverdi birden’ oldu. Yani çözülme süreci
birden gerçekleşti aslına bakarsanız böyle bir şey beklemiyordum. Sanırım tek
olumsuz yorumum da bu yönde olacak.
Hızlı okunan ve kendinizi olaya kaptırmanızı sağlayan bir
dili var, en azından bana bu şekilde etki etti. Beyoğlu anlatımları ve
betimlemeleri ,İstanbul’da yaşayan biri olarak, Beyoğlu’na birçok kez giden
biri olarak merak duygumu tekrar tekrar uyandırdı, gözümde canlandı oralar..
Özellikle sonlara doğru
elden düşmeyen bir kitap olmuş ilk bölümlere göre son sayfalar daha hızlı
okunuyor. Benim için bir kitabın başı ve sonu çok önemlidir, sizi içine
sürüklemesi açısından. Bu kitabın sonunda da o istediğim tadı aldım. Ve evet
kesinlikle tavsiyelerim arasındadır. Elinize alın ve İstanbul’un Beyoğlu
semtinde gezintiye çıkın, hayatın bazı insanlar için ne kadar da acımasız
olduğunu göreceksiniz.
Komiser Nevzat’ın diğer maceralarını okumak için büyük bir
istek duyarak kitabımı tamamlıyorum.
Altını Çizdiklerim
''Hayatın çiğneyip tükürdüğü insanlar..''
''Etraf o kadar ıssızdı ki elli metre ötede birinin öldürüldüğünü bilmesek, sağlı sollu sıralanan sokak lambalarından süzülen sarı ışıkların altında uçuşan kar taneciklerinin yaydığı bu sahte huzura bile inanabilirdik.''
'' Aşk dünyanın en iyi mazeretiydi. ''
'' Bedenimi, aklımı yormalı, o kadar yormalıydım ki hatırlamaya, hissetmeye, düşünmeye mecalim kalmamalıydı. ''
'' Gece, yaşlı şehirlerin kusurlarını örten siyah kadifeden bir örtüdür. ''
'' Gezi Parkı'nda neler yaşandığını hatırlıyordum, korkunçtu. Hükümet acımasızca sürmüştü bizim çocukları göstericilerin üzerine. Hepimiz için utanç vericiydi. Bir kez daha anlamıştık ki bir ülkede otoriter bir yönetim varsa ilk kaybeden polis teşkilatı olurdu. ''
NOT: O kadar fazla yerin altını çizmişim ki sizlerle paylaşabildiğim sadece bu kadarı. Anlaşılan güzel cümleler açısından da doyurucu bir kitapmış. :)
Tyrone Wells - More, sizin için seçtiğim bu yazının şarkısı keyifli dinlemeler efendim.
Herkese bol ve iyi okumalar :)
- B.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder